İlim öğrenmek her Müslümana farzdır

https://pbs.twimg.com/profile_images/378800000721103461/996d081ac278872445e6deebfd6a025a.jpeg
  بسم الله الرحمن الرحيم

﴿ طَلَبُ الْعِلْمِ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ
“İlim öğrenmek, (kadın-erkek) her Müslümana farzdır”[1]
Sehâvî (ö. 902/1496) “Şerhu’l-Elfiyye”de belirttiğine göre; bazı alimler, bu hadisin geliş yollarını bir araya toplamıştır.
Suyûtî (ö. 911/1505)’de, bu hadisin geliş yollarını –az sonrada geleceği üzere- bir araya toplamıştır.
Suyûtî (ö. 911/1505) “Dürerü’l-müntesire”de bu konu ile ilgili olarak şöyle der: “Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:
1.       Enes[2]                                                             
2.       Câbir                                                   
3.       Abdullah ibn Ömer                              
4.       Abdullah ibn Mes’ud[3]
5.       Abdullah ibn Abbâs[4]
6.       Hz. Ali
7.       Ebu Saîd el-Hudrî[5]
 Bu hadisin geliş yolların hepsinde çeşitli sözler söylenmiştir. Bu geliş yolları­nın en güzeli; Katâde ile Sâbit’in, Enes’den rivayet ettiği yol ve Mücâhid’in, Ab­dullah ibn Ömer’den rivayet ettiği yoldur.

İbn Mâce’de, bu hadisi, Kesîr b. Şinzîr’den, o da Muhammed b. Sirîn’den, o da Enes’den rivayet etmiştir.
Hadisin ravisi, Kesîr hakkında görüş ayrılığı vardır. Fakat hadis, hasen’dir.
İbn Abdilberr’de bu konu ile ilgili olarak şöyle der: “Bu hadis, çeşitli yollar­dan rivayet edilmiştir. Fakat bunların hepsi de, illetlidir.

Ayrıca İshâk b. Râhaveyh’den rivayet edildiğine göre; bu hadisin senedi hakkında çeşitli sözler söylenmiştir. Fakat hadis, anlam bakımından sahih’tir.”
Bezzâr’da “Müsned”de dedi ki: “Bu hadis, zayıf senedlerle, hz. Ali ile Enes yolundan rivayet edilmiştir. 

Fakat bu senedlerin en güzeli; İbrahim b. Sellâm’ın, Hammâd b. Ebi Süleymân’dan, onun da İbrahim en-Nehaî’den, onun da Enes’ten rivayet ettiği yoldur.
İbn Sellâm dedi ki: Bu konuda sadece Ebu Asım’ın, Enes’ten rivayet et­tiği yolu biliyoruz.”

İbnü’l-Cevzî’de “Minhâcu’l-kasideyn”de, bu hadisi, Ebu Bekr ibn Ebi Dâvud’dan, o da Ca’fer b. Musâfir’den, o da Yahyâ b. Hassân’dan, o da Süley­man ibn Kürm’den, o da Sâbit el-Bünânî’den, o da Enes’ten rivayet etmiştir.

İbn Ebi Dâvud der ki: “Babamın şöyle söylediğini işittim:﴿ طَلَبُ الْعِلْمِ فَرِيضَةٌ ﴾ "İlim öğrenmek, (kadın-erkek her Müslümana) farzdır" hadisi hak­kında bu yol­dan daha sahih olanı yoktur.”  
Mizzî’de dedi ki: Bu hadis, hasen derecesine ulaşan bir yoldan rivayet edilmiştir.
Derim ki: Deylemî dedi ki: Bu hadis, şu yollardan da rivayet edilmiştir:
8.   Übey b. Ka’b                                     
9.   Huzeyfe                                            
10. Selmân                                              
11. Semure b. Cündub                              
12. Muâviye b. Hayde                              
13. Eyyûb
14. Hz. Aişe
15. Ebu Hüreyre
16. Aişe bint Kudâme
17. Ümmü Hânî
Bu hadislerin tahriclerini, "Ehâdisu'l-mütevatira" (adlı kitabımda) belirt­tim.” (Suyûtî’nin sözü burada bitmektedir.)

(Sehâvî’de) “Mekâsıdu’l-Hasene”de (bunlara) şunlardan gelenleri de ilave etmiştir:
18.    Hüseyin b. Ali
19.    Nübeyt b. Şerîd
Sehâvî (ö. 902/1496) “daha başkaları” ifadesini de kullanmıştır.
(Sehâvî devamla der ki:) Irâkî, “İhyâ”ya yaptığı büyük tahricde[6] bu ha­dislerin tahrici hususunda sözü uzatmıştır.

Bütün bunlara rağmen Beyhakî’de dedi ki: ‘Bu hadisin metni, meşhur­dur. Fakat senedi, zayıftır.’
Bu hadislerin hepsi, zayıf yollardan rivayet edilmiştir.
İbnü’l-Cevzî’de “İlelü’l-Mütenâhiye”de İmam Ahmed’in şöyle söyledi­ğini nakleder: ‘Bize göre, bu konuda herhangi bir şey sabit olmamıştır.’

Yine İshâk b. Râhaveyh’de dedi ki: ‘Bu hadis, sahih değildir. Fakat ha­disin; abdest, namaz, zekat, hacc ve daha çok bir yerde geçmesi, anlam ba­kımından sahih (olduğunu göstermekte)dir.’
İbn Abdilberr’de bu konuda İshâk b. Râhaveyh’in güzel açıklama ve izah yapması sebebiyle onun bu görüşüne katılmıştır.

Hafız Ebu Ali en-Nîsâbûrî’de bu konu ile ilgili olarak şöyle dedi: ‘Bu ko­nuda Hz. Peygamber (s.a.v)’den gelen (herhangi) bir sened sahih değildir.’
İbnu’s-Salâh’da, bu hadisi, ‘sahih hadis’e değil de, ‘meşhur hadis’e ör­nek getirmiştir.
Hâkim’de, bu görüşe katılmıştır.
Fakat Irâkî’de dedi ki: ‘“Tahrîcu’l-İhyâ”da belirttiğim üzere, bazı hadis imamları, bu hadisin bazı geliş yollarının, sahih olduğunu söylemişlerdir.’

Mizzî’de dedi ki: ‘Bu hadisin geliş yolları, hasen derecesine ulaşmıştır.’ “(Sehâvî’nin sözü burada bitmektedir.)
Hadis de kast edilen husus şu da olabilir: Daha öncede geçtiği üzere, bu hadis, Enes’ten normal bir şekilde 20 kadar yoldan rivayet olunmuştur.
İbn Şâhîn (ö. 385/995) “Efrâd”da, bu hadisi, Enes’ten (belli) bir senedle rivayet edip sonra da bu hadis hakkında şöyle demiştir: “Hadis, garibtir.”
Sehâvî (ö. 902/1496)’de der ki: “(Derim ki:) Bu hadisin ravileri, sika (güvenilir) kimselerdir.”
İbnü’l-Kattân (ö. 189/813), bu hadisi, Enes’ten, Sellâm yolundan uzunca bir (senedle) getirip der ki: “Bu hadis, garib olup senedi hasendir.”

Zehebî (ö. 748/1347)’de “Telhîsu’l-Vâhiyât”da derki: “Bu hadis, bir çok zayıf yollardan rivayet edilmiştir. Fakat bu yolların bazısı, sâlihtir.[7]
Suyûtî (ö. 911/1505)’de derki: “Bu hadisin, 50 kadar (geliş) yolunu bir araya topladım.. Bir çok yoldan gelmesinden dolayı, hadisin sıhhatli oldu­ğuna hükmettim ve bu hadisin dışında bu hadisin sıhhat derecesine  ulaşmış bir hadis daha bilmiyorum.”

Bu meseleyi, Irâkî (ö. 805/1402)’den gelen şu sözle birlikte değerlendi­rebilirsin: “Bazı imamlar, bu hadisin geliş yollarından bazısının sahih oldu­ğunu söylemişlerdir.”
(Suyûtî) “Ta’likatü’l-Mutîfe”de, bu hadisin geliş yolu ile ilgili olarak şunları söylemektedir: “Bizce, bu hadis, sahih derecesine ulaşmıştır; çünkü bu hadisin 50 kadar (geliş) yolunu buldum. Bunları, bir cüz’de topladım.”
(Suyûtî) “Tebyîdü’s-Sahîfe”de ise bu konuda şöyle der: “Bu hadisin metni, meşhurdur.”
Nevevî’de “Fetevâ”da dedi ki: “Bu hadis, anlam bakımından sahih olsa bile, zayıf bir hadistir.”
Hafız Cemaleddin el-Mizzî’de dedi ki: “Bu hadis, hasen derecesine ula­şan bir yoldan rivayet edilmiştir.”
(Derim ki:) Bizce, bu hadis, sahih derecesine ulaşmıştır; çünkü bu hadi­sin, 50 kadar (geliş) yolunu buldum. Bunları, bir cüz’de topladım.” (Suyûtî’nin sözü burada bitmektedir.)
(Leknevî’de) “Za’ferü’l-Emânî”de bu hadis ile ilgili bazı şeyler söyledik­ten sonra şöyle der: “Kısacası: Bu hadisin senedleri, gerçekten çoktur. Öyle ki hafız Suyûtî, bu hadisi, ‘mütevatir hadisler’ içerisinde saymıştır.”

Belki de Suyûtî, bu hadisi, “Fevâidu’l-Mütekâsire”de anmıştır; çünkü bu hadisin, “Ezhâr”da geçtiğini görmedim. Yine de doğruyu en iyi bilen Al­lah’tır.

 
* * *

[1] Hz. Peygamber (s.a.v), kendi döneminde kadın, erkek ve çocuk demeden herkesin ilim öğrenme­sini teşvik etmiştir. Hatta Hz. Peygamber (s.a.v),  daha sağlığında yazı öğretim mesele­sinde  özellikle de kadınlarla da ilgilenmişt. Örneğin, hanımı Hafsa, Şifa adlı bir kadından yazı yazmayı öğrenmişti.
     İslam dininin aslının korunmasında hicri ikinci asırdan itibaren gelişmeye başlayan İslami ilim dalları, hep bu teşvik ve gayret sayesinde oluşmuştur.  

[2] İbn Mâce, Mukaddime 17 (224)
[3] Taberânî, el-Kebir, el-Evsat
[4] Taberânî, el-Evsat
[5] Taberânî, el-Evsat

[6] Ebu’l-Fadl el-Irâkî, Gazâlî’nin “İhyâ” sında geçen hadisleri, iki ayrı tasnifte tahric etmiştir. Birisi büyük, diğeri ise küçüktür. Büyük olan tahricin adı, “İhbâru’l- ahyâ bi ahbâri’l- İhyâ” şeklinde­dir. Küçük olanın adı ise, “el-Muğnî an hamli’l-esfâr fi’l-esfâr fi tahrici mâ fi’l-İhyâ” biçiminde­dir. Bu büyük tahric ile küçüğü arasında orta boyda bir eseri daha mevcuttur. Bunun adı da, “el-Keşfu’l-mübîn an tahrici İhyâ-i ulûmiddîn” şeklindedir.  

[7] “Sâlih” kelimesi, hadisçiler arasında, sahih ve hasen gibi, dini meselelerde delil olarak kullanıl­maya elverişli hadisler için kullanılmış bir terimdir.