Yöneticiler ve Meclis Üyeleri


 
بسم الله الرحمن الرحيم

    “Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inan-dıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut’u inkâr etmeleri kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut’un önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Hâlbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor.” (Nisa 60)
        Bu ayetten anlaşılan Tağutun ikinci özelliği şudur; Allah (cc)’ın ve kanunlarının dışındaki tüm kanunlar ve bu kanunları yapanlar Tağuttur. Zaten ayetin iniş sebebi ile ilgili rivayetlerde bunu gösterir.

İbni.Kesir ayetin tefsirinde şu açıklamaları yapar;
        “Bu ayet Resule inenlere ve ondan öncekilere inenlere iman ettiğini iddia edip de, çekişmelerinde Allah’ın kitabı ve resulünün sünneti dışında bir merciye başvurmak isteyenlere Allah (cc) tarafından bir inkârdır. Ayetin iniş sebebinde Yahudi ve En-sardan birinin anlaşmazlığa düştüğü, Yahudinin benimle senin aranda hakem olarak Muhammed (sav) olsun dediği, Ensarının ise benim ile senin aranda hakem olarak Ka’b bin Eşref olsun dediği rivayet edilir. Yine denildi ki bu ayet münafıklardan bir grup hakkında indi. Onlar Müslüman gibi görünüp cahiliyye hâkimlerine başvurmak istediler. Ayetin iniş sebebi olarak bunun dışında bazı rivayetler de zikredilir. Oysa ayet bundan daha geneldir. Bu ayet, kitap ve sünneti bırakıp da bunların dı-şındaki batıl şeylere başvurmak isteyenleri yerer. Ayette tağuttan kasıt da budur.” (Tağuttan kasıt budur dediği kitap ve sünnetin dışında ki her türlü kanundur.)
        Bu ayette İbni. Kesirin de belirttiği gibi farklı nüzul sebepleri zikredilmiştir. Fakat hepsinde ortak nokta şudur; Resulullah (sav)’in hükmüne rıza göstermeyip onun dışında başka hüküm arayanlar söz konusudur.

        Biz de bu ayete dayanarak diyoruz ki; Allah’ın kanunlarının dışında kalan tüm kanunlar ve bu kanunları yapanlar Tağutturlar. Kişi bunları inkâr edip, bunlardan uzak durmadığı müddetçe kelime-i tevhid dairesine girmiş olamaz. Yine bu ayette ilginç bir nokta vardır ve ayet asrımızda şeytanların getirmiş olup da birçok insanın kandığı bir şüpheye cevap verir. Genelde biz bu kanunların küfür olduğunu, bunlara başvuranların ve bunları millet meclislerine girerek yürürlüğe sokan veya kendileri bizzat bu kanunları yapan insanların tağut olduğunu söyleyince bize şöyle denir; “Evet bu doğrudur, fakat bugün bu işi yapan partiler bunu kasten yapmıyorlar, amaçları tağuta muhakeme olmak değil veya tağutlaşmak değil, bazı maslahatlardır.” Biz de bu ayete dayanarak diyoruz ki; Allah bu ayette bu fiili yapan adamın ne amaçla yaptığına bakmadan onu tekfir etmiştir. Ve onun imanının zandan ibaret olduğunu beyan etmiştir. Hatta ayette özellikle o adamın iman ettiğini zannettiğinin vurgulanması gösterirki; bu adam tağuta başvurmakla beraber hala iman ettiğini zannediyordu. Yani bu fiilinin onun imanını boşa çıkaracağının farkında değildi. Ama Allah (cc) onun imanını yalanladı ve zandan ibaret olduğuna hükmetti.

      Tağutu inkâr etmeden Müslüman olunamayacağı ayetlerle sabittir.. Bu ayet de bunun açık delilidir. Allah (cc) bu ayette Tağutu inkârla emrolunan birinin inkâr etmek bir yana ona başvurmasından dolayı onun imanını hiçe saymıştır.

    Bugün varolan yöneticiler Allah’ın kanunlarına muhalif kanun yaptıklarından ve varolan küfür anayasasıyla insanlara hükmettiklerinden dolayı ayetin nassıyla Tağutturlar. Ve bu yöneticileri inkâr edip onlardan ve onların kanunlarından uzak durmayanlar Tağutu inkâr etmemişlerdir. Bunlar namaz da kılsalar, oruç da tutsalar, iman ettiklerini zannetseler de, Allah’ın yanında bu imanları zandan ibaret kalan, hakikatten bir şey yansıtmayan, sahibinin kendini avuttuğu bir imandır. Çünkü kanun yapma ve yönetme yetkisi Allah (cc)’a aittir. O, İlahlığı ve Rabliği gereği insanlara hükmeder, kanunlar yapar. Bu Kur’anı Kerim’de o kadar açıktır ki bunu anlamayanlar bir islam âliminin belirttiği gibi, Allah’ın kendilerini vahyin nuruna karşı kör ettiği insanlardır.

        “Yoksa onların, Allah’ın izin vermediği konularda onlara kanunlar yapan ortakları mı vardır?” (Şura 21)

        “O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.” (Kehf 26)

        “Hüküm sadece Allah’a aittir. O, size, kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”(Yusuf 40)

        “(Yahudiler) Allah’ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i (İsa’yı) rabler edindiler.” (Tevbe 31)

        Bu ayetin tefsirinde daha önce geçtiği gibi Resulullah (sav) şöyle buyurmuşlardı; “Onlar, yani din adamları, Allah’ın helallerini haram, haramlarını helal kıldılar yani kanunlarını değiştirdiler, siz de buna uydunuz. İşte bu sizin onlara ibadetinizdir.” Evet, Allah (cc)’ın kanunlarını değiştiren insanları inkâr etmeyip, onlara uyan insanlar veya onlara oy vererek bu fiillerini meşrulaştıranlar, bu kanun yapanları Allah’ın dışında Rabler edinmişlerdir. Eğer derseniz ama bunlar namaz kılıp, oruç tutan kelime-i tevhidi nutkeden insanlardır diye biz de deriz ki; konu başındaki ayette geçtiği gibi “Nisa 60” bunlar iman etmiş insanlar değil, iman ettiklerini zanneden insanlardır. Allah (cc) bunlara böyle hüküm koymuştur. Allah (cc)’ın konu hakkında hükmü budur. Bu insanların iman etmediğini beyan etmiştir. Allah’ın hükmüne razı olmayan veya aşırı bulanlar(!) cahiliyyenin hükmünü mü istiyorlar?


Yoksa onlar cahiliyyenin hükmünü mü istiyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükmü Allah’tan daha güzel kim vardır?” (Maide 50)