KAFİRLERİ DOST EDİNEN KAFİRLERDENDIR

 
 
بسم الله الرحمن الرحيم

          İslam’a göre dostluk; itikadi ve ameli bir eylemdir. Kişi kalben sevdiğini amelen ispatlar. Küfür üzere karar kılmış kafirleri sevip dost edinmek, kalbî ve fiilî olarak kafirlere teslim olmak demektir. Esasen müminleri bırakıp kafirleri dost edinmek, kafirliktir. Allah-u Teala değişmez hayat mektebimiz Kuran-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
      “Müminler, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa artık Allah’tan ilişiği kesilmiş olur. Meğer ki, onlardan gelecek bir tehlikeden dolayı takiyyede bulunasınız. Allah size kendinden korkmanızı emrediyor. Nihayet dönüş Allah’adır. De ki: İçindekileri gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerde ve yerde olanları da bilir. Allah her şeye kadirdir.” (Ali İmran Suresi 3/28-29)
        Müfessirin ulemadan Allame Kadı Beyzavî (Rh.a.) bu ayet-i kerimenin tefsirinde şöyle diyor: “Eğer kalblerinizde kafirlere karşı bir sevgi ve dostluk meyli varsa, onu saklasanız da, açığa vursanız da Allah bilir. Zira göklerde ve yerde olan herşeyi bilen Allah, elbette, sizin gizlinizi de aşikârınızı da bilir. Ayrıca o, kafırlere dost olmanızı yasaklamamıza rağmen, yine de siz bundan vazgeçmezseniz, sizi cezalandırmaya da kadirdir.” (Envaru’t Tenzil ve Esraru’t Te’vil (Kadı Beyzavi) C: 1, Sh: 200-201, İST/1285)
          Evet, kafirleri dost edinmek; hem dünyevî ve hem de uhrevî cezaya çarpılmaya sebebtir. Çünkü kafirlerin dostluğu, imanı beraberinde götüren bir felaket ve helakettir.
          Kafirlerin karaltısını, ordusunu, techizat ve kuvvetini çoğaltan kişi kafirlerdendir. Velev ki, bu kişi alnını secdeden kaldırmayan birisi olsun. Kafirleri dost edinip kuvvetlendirenler, daire-i İslamdan çıkıp kafir olanlardır.
          Kafırleri dost edinmek, tevhid akidesiyle çatışan ve çelişen bir durumdur. Müminleri bırakıp başkalarını dost edinenler, Allah-u Teala’nın hududlarını ihmal edip emir ve nehylerini hiçe saydıkları için İslam halkasını kendi boyunlarından çıkaran kafirlerdir. (Feyzu’l Kadir Şerhu Camiu’s Sağir (Menavi) C: 6, Sh: 111, Beyrut/ty.)
            Şunu unutmayalım ki; kafırlerin dostluğu, mümin ile küfür arasındaki riddet köprüsüdür. Yani mürtedlik köprüsüdür. Dolayısıyla diyoruz ki; kafirleri itikaden ve amelen dost edinenler, riddet köprüsü üzerinden küfre intikal edenlerdir. Allah-u Teala hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
      “Ey iman edenler! Düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dostlar edinmeyin. Siz, onlara sevgi yolluyorsunuz; halbuki onlar, Kur’an’dan size geleni inkar ettiler. Rabbiniz olan Allah’a iman ediyorsunuz diye, sizi ve peygamberi (Mekke’den) çıkarıyorlardı. Eğer sizler, benim yolumda ve rızam uğrunda cihad için çıktınızsa, (düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dost edinmeyin.) Siz, sevgi göstererek, onlara sır veriyorsunuz; halbuki ben, sizin gizlediklerinizi de, açıkladıklarnızı da hep bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, artık hak yolun ortasından sapmıştır.” (Mümtehine Suresi 5/1)
          Allah-u Teala değişmez hayat düsturumuz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Yahudilerle Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostlarıdır. İÇİNİZDEN KİM ONLARI (Kafirleri) DOST EDİNİRSE, O DA ONLARDANDIR. Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.” (Maide Suresi 5/51)
          Bu ayet-i kerime bize açıkça göstermektedir ki; kâfirleri dost edinen kâfirlerdendir. Esasen kâfirlere kalbî muhabbet; hem imanı ve hem de imanın meyvesi olan cihadı bozan bir pisliktir. Kâfirlerin muhabbetinin girdiği bir kalbde iman duramaz.
          Bu dünyada kâfirleri sevenler, kâfirlerdendirler ve ahirette de ceza ve azab yönünde onlarla beraberdirler. Çünkü müslümanın kâfiri dost edinmesi ve onun küfrüne karşı minimum düşmanlık beslememesi küfürdür.


Hamd Allah(c.c)’a dır.