İman'ın Tarifi


لمعة الاعتقاد  

موفق الدين ابن قدامة المقدسي



Lum'atu'l-İ'tikad

Muvaffakuddin Ibn Kudame Al Makdisi


بسم الله الرحمن الرحيم




والإيمان قول باللسان وعمل بالأركان وعقد بالجنان, يزيد بالطاعة و ينقص بالعصيان

İman dille söylemek, rükunlarla amel etmek ve kalple itikat etmek (inanmak). İtaat ile artar ve isyan ile azalır.






وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاء وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ وَذَلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ. البينة5

Halbuki onlar, O'nun dînînde ihlâs sahipleri ve Hanifler olarak Allah'a ibadet etmelerinden, namazı dosdoğru kılmalarından, zekâtı vermelerinden başkası İle emrolunmadılar Dosdoğru din işte budur.  Beyyine 5





فجعل عبادة الله تعالى و إخلاص القلب, و إقام الصلاة, و إيتاء الزكاة, كله من الدين

Yüce Allah kendine ibadet, kalbin ihlasını, namazı kılmayı, zekatı vermeyi, tüm bunları Din'den kılmıştır





وَقَالَ رَسُولُ اَللَّهِ صلى الله عليه وسلم: اَلإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلهَ إِلاَّاللَّهُ وَأدْنَاهَا إِمَاطَةُ اْلأذَى عَنِ الطَّرِيقِ
İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Muslim, Buharı, Ebu Davud






فجعل القول و العمل من الإيمان

Rasulullah söz ve ameli imandan saymıştır.




.وَإِذَا مَا أُنزِلَتْ سُورَةٌ فَمِنْهُم مَّن يَقُولُ أَيُّكُمْ زَادَتْهُ هَـذِهِ إِيمَاناً فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُواْ فَزَادَتْهُمْ إِيمَاناً وَهُمْ يَسْتَبْشِرُونَ. التوبة 124

Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki: "Bu sizin hanginizin imanını artırdı?" İman edenlere gelince (bu sûre) onların imanlarını artırır ve onlar sevinirler. / Tevbe: 124



هُوَ الَّذِي أَنزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ لِيَزْدَادُوا إِيمَاناً مَّعَ إِيمَانِهِمْ وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيماً حَكِيماً . الفتح 4

İmanlarını bir kat daha arttırsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır. / Fetih: 4



الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُواْ لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَاناً وَقَالُواْ حَسْبُنَا اللّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ. آل عمران173

Onlar ki: Bir takım kimseler kendilerine; düşmanlarınız sizin için kuvvetlerini topladılar onlardan korkun dedikleri zaman, bu haber onların imanını artırır da, Allah bize kafidir. O ne güzel vekildir, derler. / Al-i İmran: 173





روى البخاري (44) ومسلم (193) عَنْ أَنَسٍ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : يَخْرُجُ مِنْ النَّارِ مَنْ قَالَ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَفِي قَلْبِهِ وَزْنُ شَعِيرَةٍ مِنْ خَيْرٍ وَيَخْرُجُ مِنْ النَّارِ مَنْ قَالَ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَفِي قَلْبِهِ وَزْنُ بُرَّةٍ مِنْ خَيْرٍ وَيَخْرُجُ مِنْ النَّارِ مَنْ قَالَ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَفِي قَلْبِهِ وَزْنُ ذَرَّةٍ مِنْ خَيْرٍ

Peygamber (s.a.v.s) buyurdu ki: "La ilahe ille'llâh deyip de kalbinde bir arpa ağırlığınca hayr (yânî îmân) bulunan kimse cehennemden çıkacaktır. La ilahe ille'llâh deyip de kalbinde bir buğday ağırlığınca hayr bulunan kimse cehennemden çıkacaktır. La ilahe ille'llâh deyip de kalbinde bir zer­re ağırlığınca hayr bulunan kimse cehennemden çıkacaktır." Buhari, Muslim




فَجَعَلَهُ مُتَفَاضِلاً

Yüce Allah imanı artıcı kılmıştır.

وصلى الله على سيدنا محمد , وعلى آله وصحبة وسلم

Kur’an’ın Diğer İsimleri Ve Vasıfları

  بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

 

Kur’an’ın Diğer İsimleri Ve Vasıfları:


Kur’an-ı Kerim’in çeşitli isimleri vardır. Bunlar arasında en çok kullanılanı Kur’an’dır. Ona verilen bu çeşitli isimler Kur’an’da pek çok yerde geçmektedir. Bunlardan bazısı isim, bazısı da sıfat olarak kullanılmaktadır. Bu mukaddes kitabın isim veya vasıf olarak 90 küsür isminin olduğu söylenmişse de Zerkeşi Kur’an isimlerinin 55 olduğunu nakletmiştir. En meşhurları şunlardır:

1) El-Kitab: Kalemlerle tedvin edildiği için bu adı almıştır. Bu kelime Kur’an’da 230 yerde geçmektedir. İslâm hukukunda Kur'ân için daha çok "Kitap" ismi kullanılır. Birçok âyette "el-Kitâb" kelimesinin Kur'ân-ı Kerîm anlamında kullanıldığı görülür.
“Elif Lam Mim. Kendisinde şüphe olmayan bu kitap muttakiler için bir hidayettir.” (Bakara: 2/1-2)

2) El-Furkan: Bu kelime ayırmak anlamında bir mastardır. Kur’an, hak ile batılı, helal ile haramı tam anlamıyla ayırdığı için bu isimle adlandırılmıştır.
“Alemlere uyarıcı olsun diye kuluna Furkan’ı indiren ne yücedir.” (Furkan: 25/1)

3) Ez-Zikr: Anmak ve hatırlamak anlamına gelen bu kelime, Allah’ı andırıp, tanıttığı ve unutmamak üzere hatırlattığı için Kur’an’ın ismi olmuştur. Anmak; kalple, dille ve amelle olur.
“Hiç şüphesiz Zikr’i biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz.” (Hicr: 15/9)

4) Et-Tenzil: Allah katından indirildiği için bu isim verilmiştir.
“Gerçekten o, alemlerin Rabbinin indirmesidir.” (Şuara: 26/192)

Allah, Kur’an’ı birçok vasıflarla vasıflandırmıştır. Her adlandırma veya vasıflandırma, Kur’an’ın 
manalarından bir manaya göredir:

5-8) El-Huda (Hidayet), Er-Rahmet, Eş-Şifa, El-Mev’ıza (Öğüt):
“Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici bir kitaptır.” (el-Bakara, 2/2)
“Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, sinelerde olana bir şifa ve mü’minler için bir hidayet ve rahmet geldi.” (Yunus: 10/57)  

9) En-Nûr:
“Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nûr indirdik." (Nisa: 4/174)

10) El-Mubarek:
“İşte bu da bizim indirdiğimiz bir Kitab. Mubarek ve kendinden önceki kitapları tasdik edicidir.” (En’am: 6/92)

11) El-Mubin (Apaçık):
“Gerçekten size Allah’tan bir nûr, apaçık bir kitap geldi.” (Maide: 5/15)

12) El-Büşra (Müjde):
“Gerçekten onu, Allah’ın izniyle kendinden öncekileri doğrulayıcı ve mü’minler için hidayet ve müjde verici olarak senin kalbine indiren O’dur.” (Bakara: 2/97)

13) El-Azîz (Kıymetli-Yüce):
“Şüphesiz, kendilerine zikir gelince onu inkâr edenler; oysa o, azîz bir kitaptır.” (Fussilet: 41/41)

14) El-Mecid (Şerefli-Üstün):
“Hayır; o, şerefli-üstün olan bir Kur’an’dır.” (Buruc: 85/21)

15) El-Beşir en-Nezir (Müjdeleyici-Korkutucu):
“Bilen bir kavim için, müjdeleyici ve uyarıcı olmak üzere, ayetleri fasıllar halinde açıklanmış Arapça bir Kur’an’dır.” (Fussilet: 41/3-4)

16) er-Ruh:
“Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yönelip-iletiyorsun.” (eş-Şûrâ, 42/52)

17) eş-Şifâ:
“Kur’an’dan mü’minler için şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz. Oysa o, zalimlere kayıplardan başkasını artırmaz.” (el-İsrâ, 17/82)

18) el-Mesânî:
“Allah, müteşabih, ikişerli bir kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek-korkanların O’ndan derileri ürperir. Sonra onların derileri ve kalpleri Allah’ın zikrine (karşı) yumuşar-yatışır. İşte bu Allah’ın yoll göstermesidir, onunla dilediğini hidaye erdirir. Allah kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur.” (ez-Zümer, 39/23)

19) Ümmü'l-Kitab:
“Ha, Mim. Apaçık Kitab’a andolsun; Gerçekten Biz onu, belki aklınızı kullanırsınız diyeArapça bir Kur’an kıldık.” (ez-Zuhruf, 43/1-4)

Kur’an-ı Kerim’e bunlardan başka isim ve vasıflar da verilmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

“El-Müheymin, El-Hakk, El-Hakîm, El-Burhan, El-Vahy, El-Beyân, El-Belâğ, Et-Tezkire, El-Urvetü’l-Vüskâ, El-Fasl, El-Adl, es-Sıdk, el-Kasas, Kelâmullah, Hablullah, Ahsenu’l-hadis, el-Kayyim, Ümmü’l-Kitab.” 


  وصلى الله على سيدنا محمد , وعلى آله وصحبة وسلم